against; next to; near; towards

listen to the pronunciation of against; next to; near; towards
English - Turkish

Definition of against; next to; near; towards in English Turkish dictionary

up to
-e bağlı
up to
-e kalmış
up to
değin
up to
yüksekliğine kadar
up to
ila
up to
önüne
up to
yanına

Bir yabancı onun yanına yaklaştı ve saati sordu. - A stranger came up to her and asked her the time.

O onun yanına gitti ve tokalaştı. - He went up to her and they shook hands.

up to
-e uygun
up to
yeterli

Noele kadar bir araba almak için yeterli para biriktirmeliydim. - I ought to have enough money saved up to buy a car by Christmas.

Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum. - I am not feeling quite up to par.

up to
e kadar
up to
-e kadar
up to
uygun

O, iş için uygun değil. - He is not up to the task.

Beklentilerimize uygun yaşadı. - She lived up to our expectations.

up to
doğru

Bir polis ona doğru geldi. - A policeman came up to him.

Mike çocuğa doğru yanaştı. - Mike walked up to the boy.

English - English
up to

Go up to the counter and ask.

against; next to; near; towards
Favorites