Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.
- After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated.
Sen yokken evine göz kulak olmak için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to look after your house while you're away.
Tom annesine göz kulak olmak zorunda.
- Tom has to look after his mother.
Ben sadece öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı sana bildirmek istiyorum.
- I just want to let you know that I can't attend this afternoon's meeting.
Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.
- In their discourse after dinner, they talked about politics.
Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?
- I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Tom sonunda doğru kararı verdi.
- Tom made the right decision after all.
Sonunda Tom haklıydı.
- Tom was right after all.
Buna karşın haklıydı.
- He was right after all.
O, buna karşın geçmedi.
- He didn't pass after all.
Buna rağmen kimse problemi çözemedi.
- No one could solve the problem after all.
Kim bilir, belki Boston'daki noel yine de o kadar da kötü olmayacaktır.
- Who knows, maybe Christmas in Boston won't be so bad after all.
Jane yine de onu almadı.
- Jane didn't buy it after all.
Bir duşun ardından Tom akşam yemeğini yedi.
- After taking a bath, Tom ate dinner.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Her şeye rağmen onu almadım.
- Tom didn't buy it after all.
Her şeye rağmen onu başardın
- You managed it after all.
Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
- After all, he succeeded in passing the exam.
Nihayetinde o bir çocuk.
- She is a child after all.
Bir grup çocuk tavşanın arkasından koştu.
- A bunch of children ran after the rabbit.
Biz onun arkasından odaya girdik.
- We entered the room after him.
O, kötü bir soğuk algınlığı yüzünden yatakta olan kızkardeşine baktı.
- She looked after her sister, who was in bed with a bad cold.
O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.
- He fainted with hunger and fatigue, but came to after a while.
Tom onların ev ödevlerini yapmaları sonrasına kadar çocukların televizyon izlemelerine izin vermez.
- Tom doesn't let his children watch TV until after they've done their homework.
Ben kocamı gece yarısı sonrasına kadar bekledim.
- I waited for my husband till after midnight.
Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.
- Parents look to the new generation as a generation that is far from reality and busy running after unrealistic dreams.
Onlar mutluluğun peşindeler.
- They are after happiness.
Kısa bir mücadele sonrası, onlar kazandı.
- After a brief fight, they won.
O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
- She was very well before lunch, but felt sick afterward.
Ben öğleden sonraları sık sık verandanın üstüne oturup okurum.
- I often sit on the porch and read in the afternoon.
Tom Pazartesi öğleden sonraları genellikle çalışmak zorunda değildir.
- Tom usually doesn't have to work on Monday afternoons.
Sonuç olarak o gelmedi.
- After all she did not come.
Sonuç olarak, Tom senin babandı.
- After all, Tom was your father.
Okuldan sonra onun hakkında konuşalım.
- Let's talk about it after school.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Biraz sonra çocuklar sakinleşti.
- After a while, the children settled down.
Bundan sonra ne olduğunu hatırlayamıyorum.
- I can't remember what happened after that.
Bundan sonra, Mike Hiroshi'ye emniyet kemerini bağlamasını söyler.
- After that, Mike tells Hiroshi to fasten his seat belt.
Kedi, bir farenin peşinden koştu.
- A cat ran after a mouse.
Çabuk, onun peşinden koşun.
- Quick, run after him.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik.
- The calm that comes after the storm.
Hava tahminine göre bu öğleden sonra yağmurlu olacaktı ama öyle olmadı.
- The weather forecast said that it would rain this afternoon, but it didn't.
Bu öğleden sonra seni tekrar göreceğim.
- I'll see you again this afternoon.
Bir süre sonra yeniden yürümeye başladılar.
- They began to walk again after a while.
Bir süre sonra, o iyileşti.
- After a while, he came to.
Nihayetinde o bir çocuk.
- She is a child after all.
borsada gün içi seansı kapandıktan sonra devam eden seans.
1. The store was cleaned and swept out after hours.
2. The children had a secret after hours party when they were supposed to be in bed.
I left the room, and the dog bounded after.
The Cold War began shortly after the Second World War.
he will leave a trail of destruction after him.
inquire after her health.
After all that has happened, he is still my friend.
The amends he had made in after life were lost sight of in the dramatic glare of the original act.
After your bad behaviour, you will be punished.
So you punched out a window for ventilation. Was that before or after you noticed you were standing in a lake of gasoline?.
The princess is next in line to the throne after the prince.
a painting after Leonardo da Vinci.
The after gun is abaft the forward gun.
I found the father of Thuvia a man after my own heart, and that night saw the beginning of a friendship which has grown until it is second only to that which obtains between Tars Tarkas, the green Jeddak of Thark, and myself.
You made the commitment, and you can't change the terms after the fact.
Sir:—I have long feared that by our continually worrying the ministry here with successive after-clap demands for more and more money, we should at length tire out their patience.
After-discovered evidence that a cap...identified as belonging to the accused who was convicted, belonged to another...who had a similar gun, motive and opportunity, and admitted to several that he had committed the crime, held ground for a new trial..
Thou shouldst have made him As little as a crow, or less, ere left To after-eye him. — Shakespeare.
... ships, ray guns, invisibility shields, cities in the sky, that was for me. But after a ...
... And so what we agreed, after a lot of give and take with the ...