affording a comfortable livelihood; as, an independent property

listen to the pronunciation of affording a comfortable livelihood; as, an independent property
English - Turkish

Definition of affording a comfortable livelihood; as, an independent property in English Turkish dictionary

independent
{s} bağımsız

O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi. - At that time, Mexico was not yet independent of Spain.

Onun o kadar üzerinde titrememelisin. O bağımsız olmayı öğrenmeli. - You shouldn't coddle her so much. She needs to learn to be independent.

independent
{s} özgür

O, akıllı ve özgür bir kız. - She's a smart and independent girl.

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

independent
{s} hür
independent
{s} serbest
independent
bağımsız olmak

Gençler ailelerinden bağımsız olmak istiyorlar. - Teenagers want to be independent of their parents.

O daha bağımsız olmak istiyor. - She wants to be more independent.

independent
independentlybağımsız olarak
independent
birbirini etkilemeden
independent
{s} maddi yönden bağımsız
independent
{s} başına buyruk

Büyük annem başına buyruk birisidir. - My grandma is a very independent person.

Tom çok başına buyruktu. - Tom was very independent.

independent
{s} (ekonomik açıdan) bağımsız, kendi geliri ile geçinebilen
independent
{s} kendi geçimini sağlayan
independent
(Askeri) MÜSTAKİL GEMİ: Donanma kontrolu altında tek başına ve bir harp gemisinin refakati olmaksızın seyreden bir ticaret gemisi
independent
bağımsız kimse
independent
kendi geliri ile geçinebilen
English - English
independent
affording a comfortable livelihood; as, an independent property

    Hyphenation

    affording a com·fort·a·ble livelihood; as, an in·de·pend·ent prop·er·ty

    Pronunciation

Favorites