affluence and freedom from financial problems

listen to the pronunciation of affluence and freedom from financial problems
English - Turkish

Definition of affluence and freedom from financial problems in English Turkish dictionary

ease
rahat

Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı. - She had an unassuming air that put everyone at ease.

Onun tebessümü onu rahatlattı. - His smile put her at ease.

ease
{i} kolaylık

Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım. - I'm amazed by the ease with which you solve the problem.

İşi kolaylıkla yaptı. - She did the job with ease.

ease
{i} dinme
ease
{f} dikkatle yerleştirmek
ease
{i} konfor
ease
kolaylıkla

Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım. - I'm amazed by the ease with which you solve the problem.

İşi kolaylıkla yaptı. - She did the job with ease.

ease
genişlik
ease
gönence
ease
refah
ease
yatıştırmak
ease
dindirmek

Tom'un acısını dindirmek istiyorum. - I'd like to ease Tom's pain.

Sadece ağrıyı dindirmek için bana bir şey ver. - Just give me something to ease the pain.

ease
yumuşamak
ease
huzur

Onun huzursuz olduğunu hemen anladım. - I saw at once that he was ill at ease.

Onunla birlikte huzursuz hissediyorum. - I feel ill at ease with her.

ease
gevşetmek
ease
dikkatle hareket ettirmek
ease
{i} rahat, sıkıntısızlık
ease
{f} rahat ettirmek, sıkıntıdan kurtarmak
English - English
ease

After winning the jackpot, she lived a life of luxurious ease.

affluence and freedom from financial problems

    Hyphenation

    af·flu·ence and Free·dom from fi·nan·cial problems

    Turkish pronunciation

    äfluıns ınd fridım fırm fınänşıl präblımz

    Pronunciation

    /ˈaflo͞oəns ənd ˈfrēdəm fərm fəˈnansʜəl ˈpräbləmz/ /ˈæfluːəns ənd ˈfriːdəm fɜrm fəˈnænʃəl ˈprɑːbləmz/
Favorites