I'm sorry, I've forgotten your name.
- Affedersiniz, adınızı unuttum.
I'm sorry, could you say that again?
- Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
Excuse me, but I feel sick.
- Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Excuse me. Can you direct me to the nearest subway station?
- Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?
I'm sorry, did I do something wrong?
- Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
Sorry, I didn't hear.
- Affedersiniz, duymadım.
Excuse me. Who are you?
- Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Pardon me, but that is my racket.
- Affedersiniz, ama o benim raketim.
Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears.
- Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum.