Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
- You don't have to give yourself such airs.
Havaalanı uçuşlara geçici olarak kapatıldı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
Onunla ilk tanıştığımda onun hava attığını düşündüm.
- When I first met him, I thought he was putting on airs.
Fiyaka yapan kızlardan hoşlanmam.
- I don't like girls who put on airs.