Kadınlar için eşit hakları savundu.
- She advocated equal rights for women.
O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
- He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
Ben onun bir avukat olmadığına inanıyorum.
- I believe he is not an advocate.
Ben sadece şeytanın avukatını oynuyorum.
- I'm just playing the devil's advocate.
Vergilerin azaltılmasını savundu.
- He advocated the reduction of taxes.
Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
- He advocates a revision of the rules.
Sen bizim savunucumuzsun, Tom.
- You are our advocate Tom.
I like trees, but I do not advocate living in them.
The lawyer was one of a few good child advocates in town.
She has been a strong advocate for reform.