O bir sonraki romanı için büyük bir avans aldı.
- She received a large advance for her next novel.
Tom'un patronu ona bir haftalık ücreti avans verdi.
- Tom's boss advanced him a week's wages.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- Japanese industry has made great advances since the war.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
- Recent advances in medicine are remarkable.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
O, avantajlarını geri çevirdi.
- She turned down his advances.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Uzaylı, postbiyolojik ve gerçekten gelişmiş bir makinedir.
- The alien is postbiological and is really an advanced machine.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Peşin ödemek zorundasın.
- You must pay in advance.
Plan peşinen kabul edildi.
- The plan has been agreed to in advance.
O ileri öğrencilere İngilizce öğretiyor.
- She teaches English to advanced students.
Buluşma tarihini ileri aldık.
- We advanced the date of the meeting.
Ordu tepeye kadar ilerledi.
- The army advanced up the hill.
Nehire doğru ilerlediler.
- They advanced to the river.
Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
- Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü.
- The manager advanced a proposal at the meeting.
O peşin olarak ödünç para aldı.
- He borrowed the money in advance.
Kiranı peşin olarak ödemelisin.
- You should pay your rent in advance.
Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
- Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti.
- Japanese industry has made great advances since the war.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
The scouts found a site for an advance base.
to advance the price of goods.
to advance an argument.