Tom bilmediğini itiraf etmek istemiyordu.
- Tom didn't want to admit that he didn't know.
Hatalı olduğunu itiraf etmek çok cesaret ister.
- It takes a lot of courage to admit that you're wrong.
18 yaşın altındaki çocuklar içeri alınmazlar.
- Children under 18 are not admitted.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom admitted to killing Mary.
O, altını çaldığını itiraf etti.
- He admitted that he stole the gold.
Horladığımı kabul etmek zorundayım.
- I must admit that I snore.
Tom'dan yardım isteme konusunda biraz tereddütlü olduğumu kabul etmek zorundayım.
- I have to admit I'm a little hesitant about asking Tom for help.
the text does not admit of this interpretation.
he admitted his guilt.
to admit evidence in the trial of a cause.
the prisoner was admitted to bail.
the words do not admit such a construction.