admirable, enviable

listen to the pronunciation of admirable, enviable
English - Turkish

Definition of admirable, enviable in English Turkish dictionary

nice
{s} hassas
nice
güzel bir şekilde

O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil. - That's not a very nicely asked question.

Leyla güzel bir şekilde giyindi. - Layla dressed nicely.

nice
kıyak
nice
güzel

Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı? - The style is nice, but do you have it in a different color?

Ne güzel bir sürpriz! - What a nice surprise!

nice
duyarlı
nice
kötü

Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır. - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.

O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz. - He is very nice. He never speaks ill of others.

nice
tatlı

Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel. - The melon smells sweet and tastes very nice.

O, tatlı genç bir adam oldu. - He became a nice young man.

nice
yakşı
nice
kibar

Japonca öğretmenimiz bize karşı çok kibar. - Our Japanese teacher is very nice to us.

O, kibar genç bir adamla tanıştı. - He met a nice young man.

nice
iyi

Şu odadaki masa çok iyi. - The table in that room is very nice.

O gerçekten iyi bir kız. - She's a really nice girl.

nice
yanlış
nice
nazik

Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz. - It was very kind of you to give me a nice gift.

O aslında nazik bir insandır. - He is basically a nice man.

nice
{s} hoş

Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu. - I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.

Romada hoş bir zaman geçiriyoruz. - We are having a nice time in Rome.

nice
cazip
nice
iyice yanmış
nice
nicenessincelik
nice
{s} latif, tatlı
nice
{s} dakik
nice
latifçe
nice
dakik olma
English - English
nice
admirable, enviable
Favorites