Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
- Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
Tam cümleler istiyoruz.
- We want complete sentences.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Yeni Tokaido Hattı 1964 yılında tamamlanmıştır.
- The New Tokaido Line was completed in 1964.
Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
- The new bridge will have been completed by March.