adaylar

listen to the pronunciation of adaylar
Turkish - English
nomenclature
nominees
candidates

He is one of the American presidential candidates. - O, Amerikan başkanlık adaylarından biri.

One of the candidates for the presidency of the country was attacked on the eve of the election. - Ülkedeki devlet başkanlığı adaylarından biri seçim arifesinde saldırıya uğradı.

trainees
applicants

Applicants are requested to apply in person. - Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

Applicants must be under thirty years old. - Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

aday
applicant

Applicants are requested to apply in person. - Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

Applicants must be under thirty years old. - Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

aday
{i} candidate

None of the candidates got a majority of the votes. - Adayların hiçbiri oy çoğunluğunu almadı.

The two candidates are struggling for mastery. - İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.

aday
nominee

There are six nominees for this year's prize. - Bu yılki ödül için altı aday var.

He is a nominee in four award categories. - O, dört ödül kategorisinde aday.

aday
{i} contestant
aday
applier
aday
(Ticaret) trainee
aday
slated to
aday
aspirant
aday
postulant
aday
entrant
aday
(Hukuk) candidate, nominee, applicant
aday
candidate, nominee; applicant namzet
aday
cadet
aday
{i} remainderman
aday
nominator
Turkish - Turkish

Definition of adaylar in Turkish Turkish dictionary

ADAY
(Osmanlı Dönemi) Bak: Namzed
Aday
namzet
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse: "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu."- M. Yesarî
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
aday
Bir iş için yetiştirilmekte olan kimse, namzet
aday
Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir."- Anayasa