The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
Tom is very dedicated, isn't he?
- Tom çok adanmış, değil mi?
Layla was devoted to her father.
- Leyla babasına adanmıştı.
Japan is an island country.
- Japonya bir ada ülkesidir.
Indonesia consists of many islands and two peninsulas.
- Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
He dedicated his life to peace.
- O, hayatını barışa adadı.
The Island of Taiwan's surface area is thirty-six thousand square kilometers.
- Tayvan adasının yüz ölçümü 36.000 kilometre kare.
The islet protrudes above the water.
- Adacık su üstünde çıkıntı yapıyor.
The islet stands out above the water.
- Adacık su üstüne çıkıyor.
He dedicated himself to biology studies for almost ten years.
- On yıldır kendini biyoloji çalışmalarına adadı.
He dedicated his life to peace.
- O, hayatını barışa adadı.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.
- Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.
After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.
- Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
The islet stands out above the water.
- Adacık su üstüne çıkıyor.
The islet resembled a tortoise from afar.
- Adacık uzaktan bir kaplumbağaya benziyordu.