That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
- O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
Why were you picking up guys?
- Niçin adamları topluyorsunuz?
He respects Einstein, an American scientist.
- O, bir Amerikalı bilim adamı, Albert Einstein'a saygı duyuyor.
I consider him a great scientist.
- Onu büyük bir bilim adamı olarak görüyorum.
Mr Johnson is not a scholar but a poet.
- Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir.
He is a scholar to the core.
- O, gerçek bir bilim adamıdır.
He behaves as if he were a famous statesman.
- Sanki o ünlü bir devlet adamı gibi davranıyor.
Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
- Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
The man shot three birds with a gun.
- Adam bir silahla üç kuşu vurdu.
The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.
- Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.
Tom Jackson is considered to be one of the most dangerous men in Australia.
- Tom Jackson Avustralya'daki en tehlikeli adamlardan biri olarak düşünülmektedir.
Jackson was a rough man.
- Jackson, kaba bir adamdı.
A man with a big dog came in.
- Büyük bir köpeği olan adam içeri girdi.
The guys are sleeping like dogs.
- Adamlar köpekler gibi uyuyorlar.
An old man came up and shook Lincoln's hand.
- Yaşlı bir adam geldi ve Lincoln'la tokalaştı.
The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
- Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
In the country of the blind, the one-eyed man is king.
- Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
No one wanted to insult these men.
- Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
A young person is waiting for you outside.
- Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
The old person died in their room.
- Yaşlı adam odasında öldü.
He ought to know better than to quarrel with such a fellow.
- Böyle bir adamla tartışılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.
He is a very decent fellow.
- O, çok hoşgörülü bir adamdır.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
You're a gentleman and a scholar.
- Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
He is a robust young man.
- O sağlam genç bir adam.
The police are after the man.
- Polis adamın peşinde.
He is nothing but a businessman.
- O sadece bir iş adamıdır.
My father is a businessman.
- Babam bir iş adamıdır.
The two men competed for Lady Mary's heart.
- İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
The lady tolerated the man.
- Kadın adama tahammül etti.
He described the man as a model gentleman.
- Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
- Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
Is she a woman with a beard or a man with a woman's body?
- O sakallı bir kadın mı yoksa kadın vücutlu bir adam mı?
It was almost the perfect crime: we arrived at the scene, opened the trunk, killed the man and cleaned up the prints, but we forgot to hide the body.
- Neredeyse kusursuz cinayetti: Biz, olay yerine geldik, bagajı açtık, adamı öldürdük ve izleri temizledik, ama biz cesedi gizlemeyi unuttuk.
The man returned from his vacation full of beans.
- Adam tatilinden çok enerjik döndü.
Tom said he was mugged by three men.
- Tom, üç adam tarafından gasp edildiğini söyledi.
Say Goddess, what ensu’d when Raphael, / The affable Arch-Angel, had forewarn'd / Adam by dire example to beware / Apostasie,.
Second Adam from above,Reinstate us in thy love.
What splendid names for boys there are! / There's Carol like a rolling car, / And Martin like a flying bird, / And Adam like the Lord's First Word,.
Erkeklerde Adem'in elmaları var.
- Men have Adam's apples.
Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
- Why did Adam eat the forbidden fruit?