Mutual steps have to be taken.
- Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir.
Retrace your steps and maybe you'll find your keys.
- Adımlarını tekrar izle, belki anahtarlarını bulursun.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
Move forward one step.
- Bir adım ileriye ilerle.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Sami followed in his brother's footsteps.
- Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
The traffic crept along at a snail's pace.
- Trafik adım adım ilerledi.
They stepped a few paces forward.
- Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.
Tom has perfect pitch.
- Tom'un mükemmel adımı var.
I'll never set foot in this house again.
- Bu eve bir daha adımımı atmam.
The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
- Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.