active voice, verb in the active voice (grammar)

listen to the pronunciation of active voice, verb in the active voice (grammar)
English - Turkish

Definition of active voice, verb in the active voice (grammar) in English Turkish dictionary

active
{s} faal

Bu kafatası ve çizgileri, 17. yüzyılın sonlarında İngiltere'de faaliyet gösteren dünyaca ünlü Kaptan Kidd'e dayanılarak adlandırılmıştır. - This skull and crossbones was named based on the world-famous Captain Kidd who was active in late 17th century Britain.

Cumhuriyetçi Parti'de faaliyet gösterdi. - He became active in the Republican Party.

active
aktif

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

O oldukça aktif bir kişidir. - He is rather an active person.

active
{s} hareketli

Borsa çok hareketlidir. - The stock market is very active.

active
eylemli
active
kıpırdak
active
eteği belinde
active
eyleyici
active
canlı
active
etkin, aktif
active
(Askeri) FAAL, AKTİF: Gözetlemede, tespit edilebilecek düzeyde enerji yayan hareket veya teçhizat için kullanılan bir sıfat
active
hareket kuvveti olan
active
{s} enerjik

Liisa aktif ve enerjik bir genç kadın. - Liisa is an active and energetic young woman.

active
{s} üretken
active
(sıfat) aktif, çalışan, faal, işleyen, canlı, etkin, hareketli, enerjik, kıvrak, çalışkan, etken, üretken
active
{s} dilb. etken
active
{s} kıvrak
active
{s} çalışkan
active
(Tıp) a) Tesirli, etkili, müessir, aktif. b) Radyoaktif
English - English
{i} active
active voice, verb in the active voice (grammar)
Favorites