Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
O, korkunç bir olaydı.
- It was a terrible affair.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.
- Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.
Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.
- This whole affair is giving me a headache.
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
- The affair cost me many sleepless nights.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.