acting or existing together

listen to the pronunciation of acting or existing together
English - Turkish

Definition of acting or existing together in English Turkish dictionary

simultaneous
{s} eşzamanlı
simultaneous
{s} anında
simultaneous
aynı zamanda meydana gelen
simultaneous
(Denizbilim) eş-anlı
simultaneous
aynı anda olan
simultaneous
simultane

O gerçekten bir simultane çevirmen olarak çalışmak istiyor. - He really wants to work as a simultaneous interpreter.

simultaneous
aynı zamanda yapılan
simultaneous
aynı zamanda olan
simultaneous
aynı zamanda vaki olan
simultaneous
bir arada simultaneousnessaynı zamanda vaki olma
simultaneous
(Nükleer Bilimler) aynı anda

Her şey aynı anda oldu. - Everything happened simultaneously.

Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum. - I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.

simultaneous
{s} aynı zamanda olan, aynı zamanda meydana gelen, simültane, eşzamanlı, eşanlı
simultaneous
birlikte
simultaneous
(Askeri) EŞ ZAMANLI

Onun hayali eş zamanlı bir çevirmen olmak. - Her dream is to become a simultaneous interpreter.

simultaneous
simultaneouslyaynı zamanda
English - English
{a} simultaneous
acting or existing together

    Hyphenation

    act·ing or existing to·geth·er

    Turkish pronunciation

    äktîng ır îgzîstîng tıgedhır

    Pronunciation

    /ˈaktəɴɢ ər əgˈzəstəɴɢ təˈgeᴛʜər/ /ˈæktɪŋ ɜr ɪɡˈzɪstɪŋ təˈɡɛðɜr/
Favorites