act of spending money, disbursement, expenditure

listen to the pronunciation of act of spending money, disbursement, expenditure
English - Turkish

Definition of act of spending money, disbursement, expenditure in English Turkish dictionary

spending
{i} harcama

Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin. - You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer.

Biz burada iş giderlerini kısmak zorundayız. Sen hiç harcamaya başlamadan önce ne kadar kazandığına bakmayı duymadın mı? - We have to cut business expenses here. Haven't you ever heard of looking at how much you're getting before you start spending?

spending
(isim) harcama
spending
{f} harca

Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık. - We reduced our spending during the recession.

Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor. - My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.

spending
sarf etme
spending
harcayarak

O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı. - He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.

spending
keçi inadı yaparcasına
English - English
{i} spending
act of spending money, disbursement, expenditure
Favorites