Keskin olarak soğuktu.
- It was bitterly cold.
Aynanın karşısına oturdum ve acı acı ağladım.
- I sat before the mirror and wept bitterly.
O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
- She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.