Tom yalnız başına olmaya alışkındı.
- Tom was accustomed to being on his own.
O, seyahat etmeye alışkındır.
- He's accustomed to traveling.
Kısa sürede kendini soğuk havaya alıştırdı.
- He soon accustomed himself to cold weather.
O hızla kendini yeni çevresine alıştırdı.
- He quickly accustomed himself to his new surroundings.
I shall always fear that he who accustoms himself to fraud in little things, wants only opportunity to practice it in greater.