Her sabah yürüyüş yapardım.
- I used to take a walk every morning.
O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım.
- I used to often take walks along that river.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
O, ondan nefret ederdi.
- She used to hate him.
Tom, Boston'dan nefret ederdi.
- Tom used to hate Boston.
Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır.
- Mr Kaifu is used to making speeches in public.
Bu ısıya alışık değilim.
- I'm not used to this heat.
Ne zaman yatmaya alışkınsın?
- What time are you used to going to bed?
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
He was shivering a little, for he had always been used to sleeping in a proper bed, and by this time his coat had worn so thin and threadbare from hugging that it was no longer any protection to him.