Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.
- Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.
Tom yalnız başına olmaya alışkındı.
- Tom was accustomed to being on his own.
Kısa sürede kendini soğuk havaya alıştırdı.
- He soon accustomed himself to cold weather.
Kendimi gürültüye alıştırmam uzun zaman aldı.
- It took a long time to accustom myself to the noise.
I shall always fear that he who accustoms himself to fraud in little things, wants only opportunity to practice it in greater.