Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.
- It is easy to say and hard to accomplish.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
Sanırım Tom yapmak istediği bir şeyi başarabilirdi.
- I think Tom could accomplish just about anything he decides to do.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
- He accomplishes whatever he sets out to do.
Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.
- If you had helped me, I could have accomplished the work.
Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
- Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
O bizim en büyük başarımız.
- That was our biggest accomplishment.
O harika bir başarıydı.
- It was an awesome accomplishment.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
O başarılı bir sanatçı.
- He's an accomplished artist.
Tom başarılı bir yüzücüdür.
- Tom is an accomplished swimmer.
Tom yetenekli bir yüzücüdür.
- Tom is an accomplished swimmer.
Penguenler yetenekli yüzücülerdir.
- Penguins are accomplished swimmers.
Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.
- Ken finally accomplished what he set out to do.
Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.
- I am proud of having accomplished such a task.
Operasyonun ilk aşaması tamamlandı.
- The first stage of the operation has been accomplished.
Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.
- Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty.
Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
- I'm proud of Tom's accomplishments.
These qualities . . . go to accomplish a perfect woman. - Charles Cowden Clarke.
This that is written must yet be accomplished in me - Luke 22:37.
He had accomplished half a league or more. - William H. Prescott.
... There are alternatives to accomplish the objective I have, which is to bring down rates, broaden ...