Onun bir suç ortağı olduğunu düşündüler.
- They thought that he was an accomplice.
O, bir suç ortağı olarak düşünüldü.
- He was considered an accomplice.
Sami'nin suç ortakları da hapishanede ona katıldı.
- Sami's accomplices also joined him in prison.
Polis katilin suç ortaklarını tutukladı.
- The police have arrested the murderer's accomplices.
Success unto our valiant general, And happiness to his accomplices! - Shakespeare, Henry VI Part I, V-ii.
Suspected for accomplice to the fire. - John Dryden.