Bize eşlik etmek için buyurun.
- You're welcome to accompany us.
Ebeveynler çocuklarına eşlik etmeliler.
- Parents must accompany their children.
Bize eşlik etmek için buyurun.
- You're welcome to accompany us.
O bir Kanadalı kız eşliğinde geldi.
- He came accompanied by a Canadian girl.
Şimşek genellikle gök gürültüsüne eşlik eder.
- Lightning normally accompanies thunder.
Annesi daima ona eşlik eder.
- Her mother always accompanies her.
Çeşmenin önünde gitarıyla kendine eşlik eden genç bir kadın vardı.
- In front of the water fountain, there was a young woman accompanying herself on a guitar.
John konsere kadar Mary'ye eşlik etti.
- John accompanied Mary to the concert.
Jim, ona piyanoda eşlik etti.
- Jim accompanied her on the piano.
Bize eşlik etmek için buyurun.
- You're welcome to accompany us.
He was accompanied by two carts filled with wounded rebels.
The strings were accompanied by two woodwinds.
Men say that they will drive away one another, … and not accompany together.
... it's council is a high level can accompany considered thirteen hundred ...