Benim onun kitaplığına erişimim var.
- I have access to his library.
Onun belgelere erişim hakkı vardı.
- He had access to the papers.
Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
- She gave me access to her records.
Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
- I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Sami, Leyla'nın parasına erişmek istiyordu.
- Sami wanted to access Layla's money.
Konsol veya aksesuarları yüksek sıcaklık, yüksek nem ya da doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın. (5 °C ile 35 °C veya 41°F ile 95°F aralığında sıcaklığa sahip bir ortamda kullanın)
- Do not expose the console or accessories to high temperatures, high humidity or direct sunlight (use in an environment where temperatures range from 5 °C to 35 °C or 41 °F to 95 °F).
Bu ışıltılı aksesuvar senin svetşörtüne uymuyor. Bunu dene!
- That glittering accessory doesn't go with your sweatshirt. Try this on!
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
- Get both a phone and internet access in a single package!
Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
- All students have access to the library.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
- The picnic area is easily accessible by road.
Polis yola girişi kısıtladı.
- The police restricted access to the road.
The only accession which the Roman empire received was the province of Britain. - Edward Gibbon.