Benim onun kitaplığına erişimim var.
- I have access to his library.
Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.
- All students have access to the library.
Onların kütüphaneye giriş izinleri var.
- They have access to the library.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.
- Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.
Tom'un mağazası golf sopası, top, ayakkabı ve diğer aksesuarları satmaktadırç
- Tom's store sells golf clubs, balls, shoes and other accessories.
Bu ışıltılı aksesuvar senin svetşörtüne uymuyor. Bunu dene!
- That glittering accessory doesn't go with your sweatshirt. Try this on!
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Kablo olmadan internete ulaşmak mümkündür.
- It is possible to access the Internet without a wire.
Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
- Get both a phone and internet access in a single package!
Uzak bilgisayarlarıma erişmek için sık sık SSH'ı kullanırım.
- I often use SSH to access my computers remotely.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
- The picnic area is easily accessible by road.
Polis yola girişi kısıtladı.
- The police restricted access to the road.