Yenin değerlenmesi o şirketin düşüşünü hızlandırdı.
- The yen's appreciation accelerated the decline of that company.
O, arabasını hızlandırdı.
- She accelerated her car.
Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
- Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
Sürücü arabasını hızlandırdı.
- The driver accelerated his car.
O, arabasını hızlandırdı.
- She accelerated her car.
Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
- Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
to accelerate our departure.
to accelerate the growth of a plant, the increase of wealth, etc.
a general knowledg of the definition of motion, and of the distinction of natural and violent, even and accelerate, and the like, sufficing.