acıkmış

listen to the pronunciation of acıkmış
Turkish - English
{s} hungry

I was pretty hungry when I got home. - Çok acıkmıştım eve geldiğimde.

I think Tom must be hungry by now. - Sanırım Tom şimdiye kadar acıkmış olmalı.

feeling a desire to eat; (British) peckish
needing to eat
{s} peckish

Tom was feeling peckish, so he rang room service and ordered a hamburger. - Tom biraz acıkmış hissediyordu, bu yüzden oda servisini aradı ve bir hamburger sipariş etti.

hard set
acık
{f} hunger
çok acıkmış
starving
acık
mourning
acık
bitterness
Turkish - Turkish
karnı aç
acık
Yaban armudu
acıkmış
Favorites