You've suffered enough.
- Sen yeterince acı çektin.
I don't think Tom suffered.
- Tom'un acı çektiğini sanmıyorum.
Do you think that plants feel pain?
- Bitkilerin acı çektiğini mi düşünüyorsun?
He is suffering from an aggravated disease.
- O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
He is suffering from a headache.
- O, baş ağrısından acı çekiyor.
The injury caused the athlete great pain.
- Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
Will the therapy cause me any pain?
- Terapi benim herhangi bir acı çekmeme sebep olacak mı?