O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
O, otelden çok uzakta değildir.
- It is not far away from the hotel.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
- Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Uzak bir yere gidelim.
- Let's go somewhere far away.
Buradan birkaç sokak ileride oturuyor.
- She lives a few blocks away from here.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.