Turkish - English
Definition of abone in Turkish English dictionary
- subscriber
My sister is subscriber of a fashion magazine.
-Kız kardeşim bir moda dergisinin abonesidir.
How many subscribers does this magazine have?
-Bu dergiyi kaç tane abonesi var?
- party
- (Bilgisayar) subscribed
I subscribed to a newspaper.
-Ben bir gazeteye abone oldum.
Have you subscribed to any newspapers or journals?
-Herhangi bir gazeteye ya da dergiye abone oldun mu?
- etc
- holder of a season ticket
- one who signs up to receive a service or publication i.e. magazine
- person who has contracted with a public utility for its services, user, consumer
- subscription; subscriber
- (Konuşma Dili) (a) regular, (a) habitué
- newspaper
Have you subscribed to any newspapers or journals?
-Herhangi bir gazeteye ya da dergiye abone oldun mu?
I subscribe to two newspapers.
-Ben iki gazeteye aboneyim.
- subscription
I have a subscription to Time.
-Time'a bir aboneliğim var.
Have you taken out a subscription to any magazine?
-Herhangi bir dergi için abonelik aldın mı?
- subscribes to
- Abone Olmak
- subscribe
- abone kimlik modülü
- Subscriber identity module
- abone olmak
- subscribe to
I would like to subscribe to your newsletter.
-Haber bülteninize abone olmak istiyorum.
- abone bedeli
- subscription
- abone bedeli
- subscription fee
- abone bileti kullanan
- commuter
- abone döngüsü
- (Bilgisayar) subscriber loop
- abone döngüsü iyileştirme
- conditioning
- abone döşemi
- (Bilgisayar) subscriber's installation
- abone etmek
- subscribe
- abone hattı
- subscribers line
- abone kartı
- (Ticaret) commutation ticket
- abone kartı
- (Ticaret) season ticket
- abone ol
- (Bilgisayar) subscribe to
- abone olma
- subscription
- abone olma
- subscribe
- abone olmak
- become a regular at
- abone santralı
- (Bilgisayar) subscriber serving exchange
- abone yapmak
- subscribe
- abone ünitesi
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) subscriber unit
- abone bedeli
- subscription, subscription fee
- abone giriş kablosu
- (Bilgisayar) leading in cable
- abone giriş kablosu
- leading-in cable
- abone kablosu
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) subscriber's cable
- abone kaydolmak
- take out a subscription to
- abone kimliği
- (Bilgisayar) subscriber iid
- abone merkezi
- subscriber center
- abone merkezi
- customer center
- abone olmak
- take out a subscription to
- abone olmak
- to subscribe (to)
- abone olmak
- take in
- abone olmak
- 1. to subscribe to. 2. to have a season ticket for. 3. to contract with (a public utility) for its services. 4. (Konuşma Dili) to become a regular at, become a habitué of (a place)
- abone olmayan
- nonsubscriber
- abone sayısının artması
- subscriber uptake
- abone ücreti
- subscription
- abone ücreti
- subscription price
- abone ücreti
- subscription rate
- abone ücreti
- 1. subscription fee. 2. price of a season ticket
- abone ücreti
- subscription fee
- abone şebekesi
- subscriber network
- abone olmak
- take
- aboneler
- (Bilgisayar) subscriber
- abone!
- subscribers!
- aboneler
- constituency
- dijital abone ses terminali
- (Askeri) digital subscriber voice terminal
- görev destek unsuru; seyyar abone teçhizatı
- (Askeri) mission support element; mobile subscriber equipment
- sabit rehber abone listesi
- (Askeri) fixed directory subscriber list
- uzak hava desteği (Birleşik Devletler Deniz Piyadesi); dorudan erişimli abone; d
- (Askeri) deep air support (USMC); direct access subscriber; direct air support
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of abone in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Fr. Gazete ve dergi gibi yayınlara peşin para vererek muayyen bir zaman için müşteri olan kimse
- Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse
- Peşin parayla, bir şeye belli bir süre için alıcı olan kimse
- Sürdürümcü
- Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren (kimse)
- Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren
- Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapma işi
- Parasını önceden ödeyerek süreli yayınları alıcı olma işi
- önceden ödemede bulunarak süreli yayınlara alıcı olma işi
- (Hukuk) KESENE
- abone etmek
- Peşin para ile belli bir süre için bir şeyi sürekli olarak almayı sağlamak
- abone olmak
- Peşin para ile belli bir süre için bir şeyi sürekli olarak almayı önceden üstlenmek
- abone olmak
- Dadanmak
- abone yapmak
- Abone olmayı sağlamak