able to hear

listen to the pronunciation of able to hear
English - Turkish

Definition of able to hear in English Turkish dictionary

hearing
duruşma

Bu bir yargılama değil bir duruşmadır. - This is a hearing, not a trial.

Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor. - A preliminary hearing is scheduled for October 20th.

auditory
{s} işitsel

O sesler işitsel varsanılar olarak bilinir. - Those voices are known as auditory hallucinations.

auditory
{s} işitme ile ilgili, işitsel
hearing
{i} oturum
hearing
(Arılık) toplantı
hearing
işitme alanı
hearing
{f} işit

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın. - Leave your message after hearing the beep.

Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor. - Hearing this song after so long really brings back the old times.

hearing
işitme duyusu

Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir. - A blind person's hearing is often very acute.

Tom'un iyi işitme duyusu var. - Tom has good hearing.

auditory
{s} işitme
hearing
işitme cihazı

Tom, sizin işitme cihazınızı kaybettiğiniz söyleniyor. Hayır! Meksika yemeklerini sevmiyorum. - Tom, it's said you've lost your hearing aid. Nope! I don't like Mexican food.

Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var. - I think I need a hearing aid.

hearing
{i} açıklama
hearing
{i} soruşturma
hearing
{i} savunma
hearing
hard of hearing ağır işiten
hearing
{i} söz hakkı
hearing
(Tıp) İşitme (kabiliyeti)
English - English
{a} auditory
hearing
able to hear

    Hyphenation

    a·ble to hear

    Turkish pronunciation

    eybıl tı hîr

    Pronunciation

    /ˈābəl tə ˈhər/ /ˈeɪbəl tə ˈhɪr/
Favorites