abla'

listen to the pronunciation of abla'
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Beyaz ta
(Osmanlı Dönemi) Ak nesne
abla
Bir kimsenin kendinden büyük olan kız kardeşi
abla
Genel ev veya randevu evi işletmecisi kadın, çaça, mama: "Bir akşam gel benimle, gidelim bir sarhoşluk edelim, ablaları şöyle bir dolaşalım."- M. Ş. Esendal
abla
Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın: "Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye abla."- A. M. Dıranas
abla
Büyük kız kardeş gibi saygı ve sevgi gösterilen kız veya kadın
abla
Genel ev veya randevu evi işletmecisi kadın, çaça, mama
abla
Beyaz taş
gelin abla
Yenge
Turkish - English

Definition of abla' in Turkish English dictionary

abla
sister

She is not my mother but my oldest sister. - O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.

I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal. - Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.

abla
ma'am (a respectful term of address for a woman)
abla
elder sister

Our great-great-grandmother died the day after my elder sister was born. - Bizim büyük büyük büyük annemiz ablam doğduktan sonraki gün öldü.

I'm your elder sister. - Ben senin öz ablanım.

abla
respectful title used when addressing a woman
abla
older sister

Mary is Tom's older sister. - Mary Tom'un ablasıdır.

Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother. - O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.

abla
sis; ma'am
abla
big sister

She usually has to give in to her big sister. - O genellikle ablasına boyun eğmek zorunda.

My big sister showers every day. - Ablam her gün duş alıyor.

abla gibi
sisterly
abla sevgisi
sisterly love
güzin abla
Agony aunt
güzin abla
A person, usually a woman, who publicly gives advice to people with personal problems, especially in a regular magazine or newspaper article
hanım abla sister
(a term of respect in addressing a woman)