O taburcu edilmek üzere.
- She's about to be discharged.
Sami tedavi programından taburcu edildi.
- Sami was discharged from his treatment program.
İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
- The demand was brought down by increases in imports.
İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
- The good harvest brought down the price of rice.
Polisler arabanın lastiklerine ateş ettiler.
- The policemen fired at the car's tires.
Polis memuru kuru sıkı ateş etti.
- The police officer fired a blank.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
to be fired.