abartılmak

listen to the pronunciation of abartılmak
Turkish - English
to be exaggerated, to be inflated mübalağa edilmek
to be exaggerated
exaggerated
abart
exaggerate

Tom tends to exaggerate. - Tom abartma eğilimindedir.

Let's not exaggerate the facts. - Gerçekleri abartmayalım.

abart
{f} exaggerated

This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true. - Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.

The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product. - Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.

abart
play up
abart
{f} exaggerating

Aren't you exaggerating a little? - Biraz abartmıyor musun?

I can see Tom wasn't exaggerating. - Tom'un abartmadığını anlayabiliyorum.

abart
overstate

I don't want to overstate things. - Her şeyi abartmak istemiyorum.

The company overstated its profits. - Şirket kârını abarttı.

abart
drag up
Turkish - Turkish
Abartma işine konu olmak, mübalâğa edilmek
abartılma
Abartılmak işi
abartılmak
Favorites