İncil'e göre, pelikan civcivlerini kendi kanıyla besledi.
- According the bible, the pelican fed its chicks with its own blood.
Tom civcivleri bir karton kutuya koydu.
- Tom put the chicks in a cardboard box.
Bu piliç çok pişirilmiş.
- The chicken is overcooked.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tom, kızarmış tavuk seviyor.
- Tom loves fried chicken.
Fırında kızartılmış tavuğu severim.
- I like roast chicken.
Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.
- I had chicken pox when I was a kid.
Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
- Chicken pox is a common childhood illness.
Three cool chicks / Are walking down the street / Swinging their hips — song Three Cool Cats by Jerry Leiber and Mike Stoller.