a word; a significant tone expressions in general; speech

listen to the pronunciation of a word; a significant tone expressions in general; speech
English - Turkish

Definition of a word; a significant tone expressions in general; speech in English Turkish dictionary

accent
{i} şive

Tom'un şivesiyle alay ettim. - I made fun of Tom's accent.

Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin. - Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.

accent
aksan

Tom Mary'nin aksanına bakarak onun bir yerli olmadığını söyleyebiliyordu. - Tom could tell by Mary's accent that she wasn't a native speaker.

Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur. - I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.

accent
{f} vurgulamak
accent
{i} ağız
accent
vurgula
accent
{f} vurgulu okumak
accent
(isim) aksan, şive, vurgu, aksan işareti; ağız; ayırıcı özellik; önem
accent
telâffuzda bir heceye verilen kuvvet aksan i
accent
üzerinde durmak
accent
{f} aksan ver
accent
vurgu

Avustralya kelimesinde vurgu nereye düşer? - Where does the accent fall in the word Australia?

Tomorrow kelimesinde vurgu ikinci hecededir. - In the word tomorrow, the accent is on the second syllable.

accent
aksan vermek
accent
(Tekstil) rampa (kademe)
accent
{i} dilb. vurgu, aksan
accent
vurgu/aksan
accent
{i} dilb. vurgu işareti
English - English
accent
a word; a significant tone expressions in general; speech
Favorites