Biz güzel bir yemek yedik.
- We had a lovely meal.
Meg'in güzel bir yüzü var.
- Meg has a lovely face.
O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
- She wished the lovely dog belonged to her.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Erkekler hoş kadınları sever.
- Men like lovely women.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.