Bu pek çok anlam ifade etmiyor.
- This doesn't make a whole lot of sense.
Benim pek çok fikirlerim var.
- I have a whole lot of ideas.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
- Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor.
- A lot of students look up to Mr Brown.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... from deficit to surplus and created a whole lot of millionaires to boot. ...
... I don't have a whole lot of money. ...