English - Turkish
Definition of a way of thinking, optimizing one's capacity for learning and understanding in English Turkish dictionary
- genius
- dahi
Matematikte bir dahiydi.
-She was a genius in mathematics.
Tom müzik söz konusu olduğunda, görünüşe göre bir tür dahidir.
-Tom is apparently some kind of genius when it comes to music.
- genius
- {i} koruyucu melek
- genius
- {i} yaratıcılık
Bir deha olağanüstü yaratıcılık yeteneklerine sahip bir kişidir.
-A genius is a person with extraordinary creative abilities.
- genius
- öke
- genius
- üstün yetenek
- genius
- deha
Tom kesinlikle olduğunu düşündüğü deha değildir.
-Tom certainly isn't the genius he thinks he is.
Herkes Kate'in bir deha olduğunu ve başarılı bir geleceğe sahip olacağını söylüyor.
-Everyone says that Kate is a genius and will have a successful future.
- genius
- dâhi
- genius
- özellik
- genius
- istidat, yetenek
- genius
- eski Roma mitolojisinde bir kimseyi veya yeri himaye eden cin
- genius
- {i} ruh
- genius
- (isim) deha, dahi, dahilik, yaratıcılık, görüş, düşünce yapısı, koruyucu melek, ruh
- genius
- peri
- genius
- ozellik
- genius
- {i} düşünce yapısı
- genius
- cin
- genius
- {i} görüş
Kendi görüşüne göre o bir deha.
-He is a genius in his own opinion.
- genius
- cin/deha
Related Terms
English - English
Definition of a way of thinking, optimizing one's capacity for learning and understanding in English English dictionary
- genius
a way of thinking, optimizing one's capacity for learning and understanding
Hyphenation
a way of thinking, op·ti·miz·ing one's ca·pac·i·ty for learn·ing and un·der·stand·ingPronunciation
Resimler
History
Favorites