Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a way of motion or functioning

listen to the pronunciation of a way of motion or functioning
English - Turkish

Definition of a way of motion or functioning in English Turkish dictionary

action
{i} eylem

Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir. - So far, your action seems completely groundless.

Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu. - The Mexican army threatened action.

action
{i} etki

Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı. - The government's actions were condemned worldwide.

Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir. - The invasion of other countries is a shameful action.

action
{i} çarpışma
action
is
action
inandırıcı
action
(Avcılık) mekanizma
action
(Muzik) tel yüksekliği
action
savaş

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı. - Tom began to experience remorse for his actions during the war.

action
askeri harekât
action
hareket biçimi
action
davranış

Davranışlarımı açıklamak benim için zor. - It's hard for me to explain my actions.

Onun davranışları beni rahatsız ediyor. - Her actions disturb me.

action
hareket

Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi. - Tokyo wasted no time in taking action.

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir. - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

action
kuvvet
action
{i} dava

Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı. - The actions she took were too careless, and she was left defenseless.

action
{i} çalışma
action
{i} olayların gelişimi
action
{i} amel
action
işlem

Başka bir işlem yapılmayacaktır. - No further action will be taken.

Resmi bir işlem yapılmadı. - No formal action was taken.

action
(Avrupa Birliği) eylem;dava; davranış;tutum
English - English
action
a way of motion or functioning

    Hyphenation

    a way of mo·tion or functioning

    Turkish pronunciation

    ı wey ıv mōşın ır fʌngkşınîng

    Pronunciation

    /ə ˈwā əv ˈmōsʜən ər ˈfəɴɢksʜənəɴɢ/ /ə ˈweɪ əv ˈmoʊʃən ɜr ˈfʌŋkʃənɪŋ/
Favorites