O, merdivenden düştü.
- He fell down the stairs.
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
- Tom ran down the stairs.
Bu merdivenin kaç basamağı var?
- How many steps does this staircase have?
Tom dar merdivenler aşağı koştu.
- Tom jogged down the narrow staircases.
Basamaklardan düşüp başımı vurdum.
- I fell down the stairs and hit my head.
O, basamakları yavaşça tırmandı.
- He went up the steps slowly.
Tom ve Mary kütüphanenin önündeki basamaklarda oturuyorlardı.
- Tom and Mary were sitting on the steps in front of the library.
Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
- There's somebody coming up the stairs.
Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
Bir yangın durumunda, bu acil merdivenini kullanın.
- In case of a fire, use this emergency stairway.
Acil bir durumda, asansörü değil merdiveni kullanın.
- In an emergency, use the stairway, not the elevator.