Ben kantindeki yiyeceklerden nefret ediyorum.
- I hate the food in the canteen.
Kantinde öğle yemeği yedim.
- I had lunch at the canteen.
Tom Mary'ye matarasını uzattı ve o bir içki aldı.
- Tom handed Mary his canteen and she took a drink.
Yanına bir matara dolusu su almalısın.
- You should take a canteen full of water with you.