Tom'un perspektifi yok.
- Tom has no perspective.
Biz perspektif kaybediyoruz.
- We're losing perspective.
Bakış açısını kaybettin.
- You've lost perspective.
Yeni bir bakış açısı elde etmelisin.
- You need to get a new perspective.
Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
- We should consider the problem from a child's perspective.
Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.
- I share his political perspective.