Gezegendeki su miktarı sabit kalır.
- The amount of water in the planet remains constant.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Bu daimi bir sorundur.
- This is a constant problem.
Evi terk ettiğinden beri hayat onun için daimi bir mücadele haline geldi.
- Life seems to have been a constant struggle for her ever since she left home.
Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- His wife nags him constantly.
O çocuğun sürekli çığlığı saçlarımı ağarttı.
- That child's constant screaming gives me gray hairs.