Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a unit responsible for gathering and interpreting information about an enemy

listen to the pronunciation of a unit responsible for gathering and interpreting information about an enemy
English - Turkish

Definition of a unit responsible for gathering and interpreting information about an enemy in English Turkish dictionary

intelligence
{i} akıl

Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi. - Someone famous said that imagination is more important than intelligence.

intelligence
istihbarat

Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir. - If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.

İnanç istihbaratın ölümüdür. - Belief is the death of intelligence.

intelligence
anlak
intelligence
istihbari (bilgi)
intelligence
haber alma
intelligence
{i} beyin
intelligence
(Askeri) (NATO) İSTİHBARAT: Yabancı ülkeler, düşman veya muhtemel düşman kuvvetler veya unsurlar, veya gerçek veya muhtemel harekat bölgeleri hakkındaki bilginin işlenmesi sonucu çıkan ürün. Terim, bu sonucu veren faaliyet, bu tip faaliyetle ilgili kuruluşlar içinde geçerlidir. Bak. "basic intelligence", "combat intelligence", "security intelligence"; "strategic intelligence", "target intelligence", "technical intelligence"
intelligence
{i} bilgi

Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir. - If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.

Zeka ve bilgi iki ayrı şeydir. - Intelligence and knowledge are two independent things.

intelligence
{i} anlama

Onu anlamak için çok zekaya ihtiyacın yok. - You don't need much intelligence to understand that.

intelligence
öIçülmüş zeka derecesini gösteren rakam
intelligence
intelligence quotient zekâ bölümü
intelligence
intelligence bureau istihbarat bürosu
intelligence
{i} haber; bilgi
intelligence
{i} zekâ sahibi
intelligence
intelligen
intelligence
{i} kafa
intelligence
intelliqence service istihbarat teşkilâtı
intelligence
(isim) anlayış, beyin, zekâ, akıl, akıllılık, zekilik, akıllı kimse, anlama, idrak, kafa, bilgi, haberalma, istihbarat
intelligence
{i} zekilik
English - English
intelligence
a unit responsible for gathering and interpreting information about an enemy

    Hyphenation

    a Unit re·spon·si·ble for gath·er·ing and interpreting in·for·ma·tion a·bout an en·e·my

    Turkish pronunciation

    ı yunıt rispänsıbıl fôr gädhırîng ınd întırpretîng înfôrmeyşın ıbaut ın enımi

    Pronunciation

    /ə ˈyo͞onət rēˈspänsəbəl ˈfôr ˈgaᴛʜərəɴɢ ənd ˈəntərˌpretəɴɢ ənˈfôrˈmāsʜən əˈbout ən ˈenəmē/ /ə ˈjuːnət riːˈspɑːnsəbəl ˈfɔːr ˈɡæðɜrɪŋ ənd ˈɪntɜrˌprɛtɪŋ ɪnˈfɔːrˈmeɪʃən əˈbaʊt ən ˈɛnəmiː/
Favorites