a trip, a voyage

listen to the pronunciation of a trip, a voyage
English - Turkish

Definition of a trip, a voyage in English Turkish dictionary

journey
{i} seyahat

Hayat bir seyahate benzer. - Life is like a journey.

Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim. - From Sendai I extended my journey to Aomori.

journey
{i} yolculuk

Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım. - I made a long journey last year.

O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu. - She found the ring that she had lost during the journey.

journey
{i} gezi

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

Gelecek ay geziye çıkıyoruz. - We are going on a journey next month.

journey
(Havacılık) seyaha

Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir. - Reading a book can be compared to making a journey.

Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı. - Gérard de Nerval wrote Journey to the East.

journey
gezilip hava alınacak yer
journey
yolculuk yapmak
journey
{f} seyahat et
journey
seyahat sefer
journey
{i} sefer
journey
{i} mesafe
journey
undertake a journey uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak
journey
(fiil) seyahat etmek, geziye çıkmak
journey
{f} geziye çıkmak

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum. - I want to go on a journey around the world if possible.

journey
{i} yol

Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız. - We are going on a journey next month.

Yolculuk henüz başladı. - The journey has just begun.

journey
{f} yolculuk etmek
journey
{i} seyir
English - English
journey
a trip, a voyage
Favorites