Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
- I made a long journey last year.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
- We are going on a journey next month.
Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
- Reading a book can be compared to making a journey.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
- We are going on a journey next month.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.