Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Duruşma günden güne devam etti.
- The trial went on day after day.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Deneme beş gün sürdü.
- The trial lasted five days.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
O duruşmada davacı benim.
- I am the plaintiff in that trial.
Tom'un davası Pazartesi günü devam ediyor.
- Tom's trial resumes Monday.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
Tom'un mahkemesi yarın başlar.
- Tom's trial starts tomorrow.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... but if you're a trial lawyer. ...
... emulated success. And what is not in doubt is that competition, argument, debate, trial ...